A-

A+

Rekabet Kanunu’nda Neler Değişti?

Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 24 Haziran 2020 tarihinde Resmî Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Bu kanun ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da (‘Rekabet Kanunu’) yapılan değişiklikleri esasa ilişkin değişiklikler ve Rekabet Kurumu’nun işleyişine ilişkin değişiklikler olarak ikiye ayırmak mümkün. Bu yazımızda esasa ilişkin değişikliklere kısaca yer vereceğiz. Birleşme ve devralmaları düzenleyen Rekabet Kanunu’nun 7. maddesinde yapılan değişiklikleri ise detaylı olarak başka bir yazımızda inceleyeceğiz.

Aşağıdaki tabloda esasa ilişkin yapılan değişikliklerin bir özetini bulabilirsiniz.

Muafiyet

m.5

Bireysel muafiyete ilişkin madde metninden ‘Kurul’ ifadesi çıkarılarak teşebbüslerin kendi kendine bireysel muafiyet değerlendirmesi yapabilmesi (‘self-assessment’) daha açık bir şekilde düzenlenmiştir. Ancak bu durum Avrupa’da olduğu üzere mahkemelerin de bireysel muafiyet kararı verebilmesinin önünü açmıştır. Uygulamada bu değişikliğin nasıl uygulanacağı, mahkemelerin bireysel muafiyet kararı verip vermeyeceği, mahkemelerin verdikleri bireysel muafiyet kararları ile Rekabet Kurulu’nun verdiği bireysel muafiyet kararları arasında çelişki olursa bu durumun nasıl çözüleceği zaman içerisinde açıklığa kavuşacaktır.

Bireysel muafiyet incelemesi için kanunen bir süre öngörülmemesi, uygulamada aksaklıklara ve teşebbüslerin bireysel muafiyet kararları için uzun süre beklemelerine neden olurken, ilgili kanun değişikliği kapsamında bu konuda bir düzenleme yapılmadığı görülmektedir.


Birleşme ve Devralma

m.7

Yapılan değişiklik ile birleşme ve devralmaların rekabet hukuku kapsamında incelenmesi için kullanılan test, hakim durum testinden etkin rekabetin önemli ölçüde engellenmesi (SIEC) testi olarak değiştirilmiştir. Böylece Rekabet Kurulu, hakim durum yaratmayan veya mevcut hakim durumu güçlenmesine neden olmayan bir birleşme veya devralma işlemine de, etkin rekabeti önemli ölçüde azaltması nedeniyle izin vermeme yetkine haiz olmuştur. Bu konuda detaylı açıklamalara başka bir yazımızda örnekleriyle yer vereceğiz.


Yapısal Tedbirler

m.9

Yapılan değişiklikle Rekabet Kurulu, teşebbüslerin belirli faaliyetlerini veya ortaklık yapılarını ya da malvarlıklarını devretmelerine yönelik yapısal tedbirlerin alınmasına dair karar verebilecektir. Yapısal tedbirlere, ancak daha önce getirilen davranışsal tedbirlerin sonuç vermediği hallerde başvurulabilecektir. 

Bu değişiklik, basına da yansıyan ve Rekabet Kurumu’nun hakkında kamuoyu açıklaması yapmak zorunda kaldığı en tartışmalı madde değişikliklerinden bir tanesidir. Rekabet Kurumu’nun konu hakkındaki kamuoyu açıklamasına buradan ulaşabilirsiniz.


Yerinde İnceleme Yetkisi

m. 15

Yapılan değişiklik ile yerinde inceleme sırasında uzmanların, teşebbüslerin fiziki ve elektronik ortam ile bilişim sistemlerinde tutulan her türlü verilerini ve belgelerini inceleyebilecekleri, bunların kopyalarını ve fiziki örneklerini alabilecekleri düzenlenmiştir.

Maddenin eski halinde de uzmanların her türlü evrak ve belgelerini inceleyebileceği belirtildiğinden, uygulamada yerinde incelemeler sırasında uzmanlar elektronik ortam, bileşim sistemleri ve (şirket bilgisayarlarında ve şirket telefonlarında bulunan) Whatsapp gibi mesajlaşma mecraları da dahil olmak üzere tüm mecralarda inceleme yapmaktaydı. Bu nedenle söz konusu madde değişikliğinin uygulamada önemli bir değişikliğe neden olmayacağı düşünülmektedir.


De Minimis

m. 41

Yeni getirilen bu düzenleme ile Rekabet Kurulu’nun sadece rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlayan anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği karar ve eylemlerini soruşturma konusu yapabileceği düzenlenmektedir.  Ancak bu düzenleme kapsamında rakipler arasında fiyat tespiti, bölge veya müşteri paylaşımı ve arz miktarının kısıtlanması gibi açık ve ağır ihlaller hariç tutulmuştur. Bu uygulama ile Rekabet Kurumu kaynaklarının öncelikli olarak daha önemli ihlallere yönelmesini amaçlanmaktadır.

Bu uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Rekabet Kurulu tarafından çıkarılacak tebliğ ile belirlenecektir.


Taahhüt

m.43

Yapılan kanun değişikliği ile Avrupa Birliği uygulamasına paralel olarak taahhüt uygulaması getirilmiştir. İlgili madde uyarınca, önaraştırma veya soruşturma sürecinde, teşebbüs veya teşebbüs birlikleri rekabet sorunlarının giderileceğine yönelik taahhüt verir ve Kurul tarafından söz konusu taahhütlerin rekabet sorunlarını giderebileceği kabul edilirse, dosya önaraştırma sürecinde ise bu teşebbüsler hakkında soruşturma açılmayabilecek, soruşturma sürecinde taahhüt verilmiş ise de açılan soruşturmaya son verilebilecektir.

Rakipler arasında fiyat tespiti, bölge veya müşteri paylaşımı ya da arz miktarının kısıtlanması gibi açık ve ağır ihlaller taahhüt mekanizmasından hariç tutulmuştur.

Bu uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Rekabet Kurulu tarafından çıkarılacak tebliğ ile belirlenecektir.


Uzlaşma

m.43

Hakkında soruşturma açılan tarafların ihlalin varlığı ile kapsamını ve dava yoluna başvurmayacaklarını kabul etmeleri durumunda, taraflara uygulanacak idari para cezasının %25’ine kadar indirim uygulanabilir.  Uzlaşma usulü Kurul tarafından re’sen veya ilgililerin talebi üzerine, soruşturma başlatıldıktan sonra ancak soruşturma raporunun tebliğine kadar başlatılır.

Uzlaşmaya ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından çıkarılacak tebliğ ile belirlenecektir.


Sonuç olarak, Rekabet Kanunu’nda yapılan değişiklikler bir bütün olarak ele alındığında, Rekabet Kurumu’nun kaynaklarının daha etkin şekilde kullanılması amacıyla de minimis, taahhüt, uzlaşma gibi bazı düzenlemelerin getirildiği anlaşılmaktadır. Rekabet Kurumu bir taraftan kendisine yapılan başvuruları ve iş yükünü hafifletmeye çalışırken bir yandan da birleşme ve devralmalar kapsamında yapılan test değişikliği ile birleşme ve devralma işlemlerini daha detaylı bir ekonomik analiz aracılığıyla değerlendirilecektir. Bu duruma ek olarak, Rekabet Kurulu’na verilen yeni yetkiler kapsamında Rekabet Kurulu’nun müdahale gücü de arttırılmıştır. 

Tüm bu değişiklikler kapsamında, teşebbüslerin Rekabet Kanunu’na uyum bakımından kendi değerlendirmelerini yapmalarının ve risk yönetim sistemlerini geliştirmelerinin önemi daha da artmıştır. Dolayısıyla, yeni dönemde teşebbüslerin uyum süreçlerini etkin hale getirmeleri ve uyum programlarını etkili şekilde yürütmeleri önemli olacaktır.