A-

A+

Rekabet Kurulu’ndan İşverenlere Uyarı Niteliğinde Karar

Rekabet Kurulu tarafından işgücü piyasasına ilişkin olarak 37 teşebbüs hakkında yürütülen soruşturma sonuçlandı. Söz konusu soruşturma, soruşturma tarafları arasında çalışan istihdamını engellemeyi ve çalışan hareketliliğini kısıtlamayı amaçlayan çalışan ayartmama anlaşması yapılıp yapılmadığını incelemek için başlatılmıştı. 

Rekabet Kurumu internet sitesinde yapılan açıklamaya göre soruşturmaya konu olan taraflardan 16 teşebbüsün 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiklerine ve bu nedenle idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verilirken, 21 teşebbüsün ise idari para cezası verilmesi gerek olmadığına karar verildi. Soruşturma kapsamında toplam verilen idari para cezası tutarı 151.147. 902 TL oldu. 

Söz konusu soruşturma, işgücü piyasasında farklı sektörlerde faaliyet gösteren teşebbüsleri kapsayan Rekabet Kurumu’nun en kapsamlı soruşturması olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Daha önceki yıllarda Rekabet Kurulu işgücü piyasasına ilişkin iddiaları içeren soruşturmaların kapsam dışında olduğuna karar veriyor ve müdahalede bulunmaktan kaçınıyordu. Ancak işverenlerin sahip olduğu pazar gücünün çalışan ücretlerinin azalmasına veya baskılanmasına ve çalışma koşullarının rekabetçi seviyelerin altında kalması neden olduğu gerekçesiyle dünya rekabet otoriteleri söz konusu piyasada gerçekleşen ihlallere rekabet hukuku araçlarıyla müdahale etmeye başladı. Türk Rekabet Kurumu da bu trendi takip ederek işgücü piyasaları incelenmeye başladı ve bu yöndeki çalışmalarına hız verdi. Bu konuda devam eden başka soruşturmalar da bulunuyor, bu nedenle iş gücüne dair Rekabet Kurumu müdahalelerini bundan sonra da duyacağız ve bu konu gündemimizde olmaya devam edecek.

Peki neden soruşturma dahilindeki tüm teşebbüslere idari para cezası verilmedi?       

18-19 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilen sözlü savunmalar ve idari para cezasına hükmedilmesine karar verilmeyen teşebbüsler birlikte incelendiğinde, idari para cezası verilmeyen teşebbüslerin ortak noktasının söz konusu teşebbüsler aleyhine sadece başka teşebbüslerden çıkan az sayıda belge olduğu, bu belgelerin doğrudan yazışmalar gibi ihlali ortaya koyacak nitelikte belgeler olmaktan ziyade diğer teşebbüsler tarafından oluşturulan ‘blacklist’ gibi iç yazışmalar/belgeler olduğu, ilgili teşebbüslerde ihlali ortaya koyacak herhangi bir belgeye rastlanmadığı görülüyor. Konuya ilişkin daha fazla bilgiye gerekçeli karar yayınlandığında ulaşacağız.  

Soruşturma kapsamında farklı sektörlerde faaliyet gösteren teşebbüsler arasındaki işgücü piyasasına ilişkin rekabete aykırı anlaşmalar kartel anlaşmaları olarak kabul edildi. Başka bir ifadeyle şirketler farklı sektörlerde faaliyet gösteriyor olsa da işgücü piyasası bakımından tüm teşebbüsler birbirlerine rakip olarak kabul edildi. Bu kapsamda hangi iki teşebbüs arasında işgücünde rekabeti kısıtlamaya yönelik anlaşma yapılırsa yapılsın, bu anlaşmalar Rekabet Kurulu tarafından kartel olarak nitelendirilip cezalandırılabilecek. 

Söz konusu soruşturma sonunda verilen idari para cezaları ve başlatılan yeni soruşturmalar nedeniyle işverenler endişeli. Zira Rekabet Kurumu’nun değişen yaklaşımı ile iş verenlerin fikri ve sınai mülkiyet hakları ile ticari sırların korunmasına ilişkin endişeleri çelişiyor ve iş verenlerin nasıl davranacakları konusunda soru işaretleri oluşturuyor. Her ne kadar ilgili soruşturmaya ait gerekçeli karar tüm işverenler açısından yol gösterici olacaksa da sözlü savunmalar sırasında da çokça tekrarlandığı üzere, iş veren Rekabet Kurumu’ndan işgücü piyasalarına ilişkin açıklayıcı ve yol gösterici bir kılavuz bekliyor. Ancak kılavuzu beklemek işverenleri korumuyor. Kılavuz çıkıncaya kadar tüm işverenlerin de iş sözleşmelerini ve iş piyasasındaki uygulamalarını rekabet hukuku gözlüğünden bir kez daha gözden geçirmesi büyük önem taşıyor.