Danışman


A-

A+

Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu ve Finansman Sözleşmelerine Etkisi

6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu (Taşınır Rehni Kanunu veya Kanun) 28 Ekim 2016 tarihli ve 29871 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmış olup 1 Ocak 2017 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

Taşınır Rehni Kanunu ile, özellikle KOBİ’lerin finansmana erişiminin kolaylaştırılarak rekabet güçlerinin arttırılması amaçlanmaktadır.       

Uygulamada ne değişiyor?

Taşınır Rehni Kanunu, 21 Temmuz 1971 tarihli ve 1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanunu’nu (Ticari İşletme Rehni Kanunu) yürürlükten kaldırmaktadır. Ancak Ticari İşletme Rehni Kanunu, 1 Ocak 2017 tarihinden önce tesis edilmiş ticari işletme rehinleri bakımından uygulanmaya devam edecektir. 1 Ocak 2017 tarihi itibariyle görülmekte olan dava ve takiplerde de Taşınır Rehni Kanunu uygulanmayacaktır.  

Kanun kapsamında, tapu siciline benzer bir sistem getirilerek Rehinli Taşınır Sicili kurulması öngörülmektedir. Rehinli Taşınır Sicili’nin kurulması, tescil işlemleri ve alacaklının temerrüd halinde kullanabileceği hakların detayları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca çıkarılacak yönetmeliklerde düzenlenecektir. 

Kanun hangi tür rehin sözleşmeleri açısından uygulanıyor?

Kanun, Ticari İşletme Rehni Kanunu’nda farklı olarak, taşınır rehninin sadece alacaklının kredi kuruluşu olduğu durumlarda değil; a) kredi kuruluşları ile tacir, esnaf, çiftçi, üretici örgütü, serbest meslek erbabı gerçek ve tüzel kişiler arasında, ve b) tacir ve/veya esnaflar arasında da kurulabileceğini düzenlemektedir.

Kanun, sermaye piyasası araçları ile türev araçlara ilişkin finansal sözleşmeleri konu edinen rehin sözleşmelerine ve mevduat rehnine uygulanmayacaktır. Tapu kütüğünde ipotek kapsamına dahil edilen taşınırlar da Kanun kapsamında değildir.

Taşınır rehinlerinin kapsamı ne olacak?

Taşınır varlıkların rehni, Kanun öncesinde; Medeni Kanun ve Ticari İşletme Rehni Kanunu kapsamında düzenlenmekte idi. Medeni Kanun uyarınca taşınır rehni tesis edilmesi için taşınır varlıkların zilyedliğinin devri, yani taşınırın fiziki olarak teslim edilmesi gerekiyordu. Ticari hayatın olağan akışına uygun olmayan bu koşul, taşınır rehnini sık başvurulan bir teminat aracı olmaktan çıkarıyordu. Ticari işletme rehni ise, teslim şartı aranmamakla birlikte, sınırlı sayıda taşınırın rehne dahil edilebilmesi ve ticaret unvanı, işletme adı ve menkul işletme tesisatının rehin kapsamı dışında bırakılamaması gibi nedenlerle çok tercih edilmeyen bir teminat türü idi.

Artık teslim şartı kalkıyor - Taşınır Rehni Kanunu uyarınca, rehinin kurulması için rehne konu varlığın teslimi şartı aranmamaktadır.

Rehin konusu malvarlıklarının kapsamı genişliyor - Rehne konu olabilecek malvarlığının kapsamı da ticari işletme rehnine kıyasen oldukça genişletilmiştir. Hangi varlıkların rehne konu olabileceği ise Kanun’da sınırlı olarak sayılmıştır[1]. Yine Ticari İşletme Rehni Kanunu’nun düzenlemesinden farklı olarak, Kanun’da sayılan varlıkların herhangi biri veya birden fazlası üzerinde rehin kurulması mümkün olacaktır. Diğer yandan, Kanun koyucu borç ve teminat dengesini sağlayabilmek adına, Kanun’da sayılan taşınır varlıkların bir veya bir kısmının değerinin borç tutarını teminat altına almaya yeterli olması halinde, bunu aşacak şekilde ticari işletmenin tüm malvarlığı üzerinde rehin kurulmasını yasaklamaktadır.

Mevcut ve müstakbel alacaklar da rehne konu edilebilecek - Kanun ile, işletmelerin müstakbel taşınır varlıkları ve mevcut/müstakbel taşınır varlıkların getirileri üzerinde de rehin kurulması imkanı tanınmaktadır. Her tür sözleşmeden doğan mevcut ve müstakbel alacaklar da rehne konu edilebilir. Ayrıca, üçüncü kişilerin de borçlu lehine kendi varlıkları üzerinde taşınır rehni kurması mümkündür.

Taşınır rehni nasıl kurulacak?

Taşınır rehni sözleşmesi, elektronik ortamda güvenli imza kullanılarak akdedilebileceği gibi, ipotek kurulmasına benzer bir şekilde yazılı olarak akdedilebilir. Yazılı olarak düzenlenen sözleşmelerin imzalarının noterce onaylanması veya sicil yetkilisi huzurunda atılmış olması şartı aranmaktadır. Rehin, yukarıdaki şekillerde imzalanan rehin sözleşmesinin Rehinli Taşınır Sicili’ne tescili ile kurulur. Sicil’e tescil ile rehin üçüncü kişiler bakımından da hüküm ifade eder. Rehin sözleşmesinde bulunması gereken asgari unsurlar Kanun’da listelenmiştir[2].

Taraflar (i) rehinin kurulmasından önce, (ii) rehinli taşınır varlığın birleşmesi veya karışması durumunda, veya (iii) aşağıda açıklanan temerrüt sonrası hakların kullanımında, rehin verenin yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesince yetkilendirilecek değerleme uzmanından rehine konu taşınırın değerinin tespit edilmesini isteyebileceklerdir. Değer tespit raporuna itiraz mümkün olup, bu itiraz üzerine yeniden alınacak değer tespit raporu kesindir. Rapor tarihinden itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden değer tespiti yapılması talep edilemez.

Kanun ile ipoteğe benzer şekilde bir derecelendirme sistemi de getirilmiş olup, buna göre rehinli taşınır üzerinde ikinci bir rehin kurulması mümkündür. Taşınır varlık üzerinde derece sırası belirtilmeksizin birden fazla rehin kurulmuş ise öncelik hakkı rehinlerin kurulma tarihlerine göre belirlenir. Derece belirtilmiş olması halinde ise derece sırası esas alınır. Rehin hakkının sağladığı güvence, tescil edilen rehin tutarı ve derecesi ile sınırlıdır.

İpoteğe konu taşınmaz varlıklara uygulanan rejime paralel olarak, rehne konu taşınır varlığın üzerinde ikincil rehin tesis edilmesini ve rehin verenin taşınır üzerindeki tasarruf yetkisini kısıtlayan sözleşme hükümleri geçersiz sayılacaktır. Bununla beraber, rehinli taşınırın elinde bulunduran zilyed, taşınırın değerini koruyacak tedbirleri almakla yükümlüdür. Zilyedin rehinli taşınırın değerini düşüren davranışlarda bulunması halinde rehin alacaklısı mahkemeye başvurabileceği gibi, gecikmesinde tehlike bulunan durumlarda mahkemeden yetki almaksızın da gerekli önlemleri kendisi alabilecektir.

Rehin sözleşmesinin düzenlenmesi ve tescil işlemleri vergi ve harçlardan muaf tutulmuştur.

Kanun alacaklıya ne haklar veriyor?

Rehinin bağlı olduğu borcun süresinde geri ödenmemesi halinde, rehin alacaklısı aşağıdaki yollara başvurabilir:

  1. Birinci derece alacaklı ise, icra dairesinden rehinli taşınırın mülkiyetinin kendisine devrini talep edebilir.
  2. Alacağını, Bankacılık Kanunu uyarınca faaliyet gösteren varlık yönetim şirketlerine devredebilir.
  3. Zilyedliğin devrine konu olmayan (marka, ticari unvan, lisans vb.) varlıklarda kiralama ve lisans hakkını kullanabilir.

Alacağın bu yollarla tahsil edilememesi halinde takip genel hükümlere göre yapılır.

Rehin alanın temerrüd halinde taşınırın mülkiyetini kendisine devredilmesi alternatifini tercih etmesi ancak borçlunun taşınırın mülkiyetini devretmemesi halinde; rehin veren hakkında (güvence altına alınan borç tutarının yarısını geçmemek üzere) adli para cezası uygulanır.

Değerlendirmelerimiz

Kanun uyarınca ilgili yönetmeliklerin çıkarılması ve Rehinli Taşınır Sicili’nin kurulmasını müteakip, taşınır rehninin uygulamada tercih edilen bir teminat aracı haline geleceği görüşündeyiz. Zira ticari işletme rehni, uygulamada sık rastlanılmayan bir teminat modeliyken, yeni Kanun ile taşınır rehni, taşınmaz ipoteğine iyi bir alternatif teşkil edebilecek bir mekanizma haline getirilmiştir.

Rehne konu olabilecek varlıkların kapsamının genişliği ve müstakbel varlıkların da rehne konu olabilmesi, Ticari İşletme Rehni Kanunu’nda yasaklanmış olan ve ipotekler bakımından da uygulanamayan temerrüd halinde rehinli varlıkların alacaklı tarafından devralınması gibi haklar da, taşınır rehininde uygulama kolaylığı sağlayacaktır.

Taşınır rehni sözleşmesi imzalanması ve tescil işlemlerinin vergi ve harçlardan muaf olması, özellikle ipotek tesisi sırasında tahakkuk eden ciddi oranlardaki vergi ve harçlar göz önüne alındığında, taşınır rehnini cazip hale getirmektedir.

Taşınır rehininin uygulanmasında önemli hususlardan birinin değer tespiti olacağını düşünmekteyiz. Özellikle, Kanun’da yer alan, rehne konu taşınırların belli kısmının borcu karşılamaya yetmesi halinde işletmenin tamamı üzerinde rehin kurulamayacağına ilişkin yasak bakımından, rehne konu bazı maddi olmayan varlıkların değerlerin belirlenmesi hususu hassasiyet taşıyabilecektir.

Kanun uyarınca çıkarılacak yönetmeliklerin, Kanun’un çerçevesi dışına çıkmaksızın, gerek değer tespiti gerek sair hususlarda, uygulamada herhangi bir belirsizliğe yer bırakmayacak şekilde düzenlemeler getirmesini beklemekteyiz.

 ***

 

 


a) [1] Alacaklar

b) Çok yıllık ürün veren ağaçlar

c) Fikri ve sınai mülkiyete konu haklar

d) Hammadde

e) Hayvan

f) Her türlü kazanç ve iratlar

g) Başka bir sicile kaydı öngörülmeyen ve idari izin belgesi niteliğinde olmayan her türlü lisans ve ruhsatlar

h) Kira gelirleri

i) Makine ve teçhizat, araç, ekipman, alet, iş makinaları, elektronik haberleşme cihazları dahil her türlü elektronik cihaz gibi menkul işletme tesisatı

j) Sarf malzemesi

k) Stoklar

l) Tarımsal ürün

m) Ticaret unvanı ve/veya işletme adı

n) Ticari işletme veya esnaf işletmesi

o) Ticari plaka ve ticari hat

p) Ticari proje

q) Vagon

r) Yukarıda sayılanlardan üçüncü kişiler zilyetliğindeki taşınır varlık, hak ve paylı mülkiyet hakları

[2] a) Rehin sözleşmesinin tarafı;

1) Ticari işletme ise ticaret unvanı, MERSİS numarası, temsil ve ilzama yetkili temsilcinin adı, soyadı ve imzası,

2) Gerçek kişi veya esnaf ise Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adı, soyadı ve imzası,

3) Çiftçi ise Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adı, soyadı ve imzası ile Çiftçi Kayıt Sistemi numarası,

4) Üretici örgütü ise üretici örgütü belge numarası ile temsil ve ilzama yetkili temsilcinin adı, soyadı ve imzası.

b) Borcun konusu, borcun miktarı, borcun miktarı belirli değilse rehnin ne miktar için güvence teşkil ettiği, ödenecek para cinsi ve rehnin azami miktarı.

c) Rehne konu varlık ile bu varlığın ayırt edici özelliklerini belirten seri numarası, markası, üretim yılı, şasi numarası, belge seri numarası, varsa GTİP ya da PRODTR sanayi ürünü kodu gibi hususlar.