A-

A+

Yeni İş Mahkemeleri Kanunu

 

Yeni İş Mahkemeleri Kanunu tasarısı (“Kanun”) 12.10.2017 tarihinde TBMM genel kurulunda kabul edilmiş ve 25.10.2017 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun ile iş hukuku ve yargılamasında birçok yenilik gündeme gelmektedir.

İş Hukuku Yargılamasında Zorunlu Arabuluculuk Dönemi[1]

01.01.2018 tarihinden itibaren, Kanun’un 3. maddesi ile madde kapsamında belirtilen davalarda öncelikle arabuluculuğa başvurulması dava şartı olarak getirilmiş olup arabuluculuk başvurusu yapılmadan açılan iş davaları ilgili İş Mahkemesi tarafından esasa girilmeksizin usulden reddedilecektir.

-        Hangi iş davaları için arabuluculuğa başvuru zorunludur?

Kanun’un 3. maddesi kapsamında iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili rücu davaları hariç olmak üzere bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılacak davalar öncesinde arabulucuya başvurulmuş olması zorunludur. Yukarıda belirtildiği gibi iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davaları ve bunlara ilişkin rücu davaları arabuluculuk kapsamı dışında bırakılmıştır. Bunlar haricindeki işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade davaları için davanın değeri gözetilmeksizin öncelikle arabuluculuğa başvurulması zorunlu hale getirilmiştir.

-        Arabuluculuğa başvurmaksızın açılan davalarda mahkeme ne şekilde karar verir?

Mahkeme, dava dilekçesi ekine eklenmesi gereken arabuluculuk son tutanağının eksik olduğunu tespit ederse son arabuluculuk tutanağını sunması için davacıya 1 haftalık kesin süre verir. Verilen 1 haftalık kesin sürede tutanak sunulmaz ise Mahkeme, dava dilekçesini davalı tarafa tebliğe çıkartmaksızın davayı usulden reddeder. Davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığının anlaşılması halinde Mahkeme başkaca herhangi bir işlem yapmaksızın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verir.

İşe iade davalarına münhasır olmak üzere İş Kanununun 20. maddesinde yapılan değişiklik ile arabuluculuğa başvurulmaksızın açılan davanın reddi halinde, red kararının taraflara resen tebliğ edileceği ve ilgili tarafın bu durumda kesinleşen red kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabileceği düzenlenmiştir.

-        Arabuluculuk görüşmelerine kimler katılır, görüşmeler ne kadarlık bir sürede sonuçlandırılır?

Arabuluculuk görüşmelerine taraflar asil olarak kendileri, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği bir çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir.

İşe iade davalarına ilişkin olarak, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu uyuşmazlıklarda arabuluculuk görüşmeleri sonucunda anlaşmanın gerçekleşebilmesi için ilgili işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranmaktadır. Aksi takdirde arabuluculuk görüşmelerinin başarıya ulaşması mümkün olamayacağı yapılan bu düzenlenme ile kabul edilmiştir.

Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.

-        Arabuluculuk görüşmelerinde anlaşmaya varılamazsa ne olur?

Kanun’da belirlenen davalar açısından arabuluculuğun bir zorunluluk olarak getirilmiş olması, tarafların yürütülen arabuluculuk görüşmelerinde anlaşmaya varmasının zorunlu olduğu anlamına gelmemektedir. Tarafların anlaşmaya varamaması durumunda, anlaşmaya varılamadığına dair son tutanağın aslı veya onaylı örneği dava dilekçesine eklenmek suretiyle dava açılır.

-        Taraflar kendilerine bildirim yapıldığı halde arabuluculuk görüşmesine katılmaz ise bunun ne gibi sonuçları olur?

Kanun’un 3. maddesi 12. bendinde taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk arabuluculuk toplantısına katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda bu hususun tutanak altına alınacağı, görüşmeye katılmayan tarafın sonraki aşamada mahkemede açılacak davada kısmen veya tamamen haklı çıkması halinde dahi yargılama giderlerinin tamamından sorumlu olacağı, ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyeceği düzenlenmiştir.

İş Kanununa madde eklenmek suretiyle madde kapsamında belirtilen tazminatlara ilişkin zamanaşımı süreleri 5 yıla indirilmiştir.

Mevcut düzenlemede iş akdinin feshine bağlı kıdem, ihbar, kötü niyet ve ayrımcılık tazminatları ile yıllık izin ücretine ilişkin talep hakkı 10 yıllık genel zamanaşımına tabi iken, İş Kanununa eklenen Ek 3. madde ile bu alacak kalemlerine ilişkin zamanaşımı süresi 5 yıl olarak düzenlenmiştir. Ancak bu madde, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra sona eren iş sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar hakkında uygulanacaktır. Diğer bir deyişle Ek 3. maddede belirtilen yıllık izin ücreti ve tazminatlar için bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam edecektir. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, öngörülen 5 yıllık süreden uzun ise yürürlükten sonra bu 5 yıllık sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresinin dolmuş sayılacağı kabul edilmiştir.

İşe iade davalarına ilişkin yapılan düzenleme

Mevcut düzenlemede, işe iade davasının kabulü durumunda işçinin işveren tarafından işe geri alınmaması halinde hükmedilen “işe başlatmama tazminatı” ve “boşta geçen süreye ilişkin işçilik alacağı” sadece ay esaslı olarak tespit edilmekteydi. Kanun’un 12. maddesi kapsamında İş Kanununun 21. maddesine eklenen hükümlerle, 01.01.2018 tarihinden itibaren uygulanmak üzere artık bu tazminat miktarlarının işçinin dava tarihindeki ücret esas alınarak parasal karşılığı belirlenerek mahkeme kararına geçirileceği düzenlenmiştir. Kanun gerekçesinde bu düzenlemenin amacının, mahkeme tarafından işçi lehine hükmedilen işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süreye ilişkin parasal miktarın işçi tarafından doğrudan icra takibine konularak tahsiline imkan tanımak olduğu belirtilmiştir. Tarafların arabuluculuk görüşmeleri sonucunda anlaşmaları halinde de yukarıda belirtilen tazminatların parasal karşılığını belirlemeleri zorunlu kılınmıştır. Bu doğrultuda işçi, işveren tarafından işe geri alınmadığı takdirde mahkeme kararında ve arabuluculuk anlaşmasında yer verilen parasal miktarla ilgili doğrudan icra takibi başlatma imkanına sahip olabilecektir.

Kanun ile aşağıda belirtilen davalara temyiz yolu kapanmıştır.

Kanun’un 8. maddesi kapsamında işe aşağıda belirtilen dava ve işlerde verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacaktır:

-        İşe iade davaları

-        İşveren tarafından toplu iş sözleşmesi veya işyeri düzenlemeleri uyarınca işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalar,

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamında açılmış olan;

-        İşyeri sendika temsilcisinin açacağı davalar

-        İşletme toplu iş sözleşmesi aranılan niteliğe sahip olup olmadıklarına ilişkin davalar

-        Toplu iş sözleşmesinin yorumundan doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalar

-        Grev ve lokavtın yasa dışı olduğuna dair tespit davası

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu kapsamında açılmış olan;

-        Genel kurul toplantılarının iptaline ilişkin davalar

-        Sendika üyelik başvurusu reddine karşı açılan davalar

Bu kapsamda yukarıda geçen davalarda verilen kararlar istinaf kanun yoluna ilişkin yargılama süreci tamamlandığında kesinleşmiş olacaktır.

İş uyuşmazlıklarına bakmaya yetkili mahkemeler ve yargılama usulüne ilişkin diğer yenilikler

Önceki düzenlemede, iş davalarında, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesinin davaya bakmaya yetkili olacağı kabul edilmiş iken Kanun’un 6. maddesi ile mevcut düzenlemeye ek olarak iş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesinin de davaya bakmaya yetkili olacağı kabul edilmiştir.

Kanun ile getirilen değişiklik ve yenilikler devam eden davaları ve verilmiş olan mahkeme kararlarını etkileyecek mi?

Kanun’un geçici 1. maddesi ile geçiş dönemine ilişkin düzenleme yapılmış olup arabuluculuğa ilişkin hükümlerin, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla açılmış ve ilk derece, istinaf mahkemeleri ile Yargıtay nezdinde görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacağı düzenlenmiştir. Kanun’un yürürlüğe ilişkin 38. maddesi ile arabuluculuğa ilişkin hükümlerin 01.01.2018 tarihi itibarı ile yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir. Diğer düzenlemeler ise 25.10.2017 tarihi itibarı ile yürürlüğe girmiştir.

Yine İlk derece mahkemeleri tarafından Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen mahkeme kararlarının, karar tarihinde geçerli olan düzenlemelere tabi olacağı düzenlenmiştir.

SONUÇ

Yukarıda özetle izah ettiğimiz düzenlemeler kapsamında, gerek çalışanların gerekse işverenin, 01.01.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, iş mahkemelerinde açacakları bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan alacak ve tazminat davaları ( iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili rücu davaları hariç) ile çalışanların açacağı işe iade davaları öncesinde arabulucuya başvurmaları gerekmektedir.

Bu kapsamda; dava açılmadan önce adliyelerde kurulacak arabuluculuk ofislerine başvuru yapılması, tarafların mutabık kaldığı veya sistem tarafından otomatik olarak atanacak arabulucunun katılımıyla yürütülecek arabuluculuk görüşmeleri neticesinde anlaşmaya varılamaması halinde arabulucu tarafından düzenlenecek anlaşmaya varılamadığına dair tutanak dava dosyasına eklenmelidir.

Tüm bu bilgiler ışığında; işveren ve çalışanlar arasında akdedilen iş sözleşmelerinin özellikle uyuşmazlık ve mahkemelerin yetkisine ilişkin hükümleri, yukarıda değindiğimiz yenilikler ve arabuluculuğa başvuru usulü, arabulucunun görevlendirilmesi ve arabuluculuk görüşmelerine ilişkin Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanacak yönetmelik de göz önünde bulundurularak gözden geçirilmeli ve gerekiyorsa revize edilmelidir.

***

[1] Arabuluculuğa başvuru usulü, arabulucunun görevlendirilmesi ve arabuluculuk görüşmelerine ilişkin detaylar Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenecektir.