A-

A+

Zorunlu Arabuluculuk Kapsamında Yargılama Giderlerinden Sorumluluk Öngören Düzenleme İptal Edildi!

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıkların Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin (11) numaralı fıkrası aşağıdaki gibidir;

“Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.”

Söz konusu bu düzenleme, geçerli bir mazeret bildirmeksizin dava şartı olan zorunlu arabuluculuk ilk toplantısına katılım sağlanmaması halini, ileride açılacak olan davada haklı çıkılsa dahi yargılama giderin tamamından sorumlu tutulması ile hak kazanılması gereken vekalet ücretine de hak kazanılmaması sonucuna bağlamaktadır.

18 Nisan 2024 tarihli ve 32521 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 14/3/2024 tarihli ve 2023/160 Esas, 2024/77 Karar sayılı kararı (“Karar”) ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun “dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesinin (11) numaralı fıkrasının “…bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez.” bölümü iptal edilmiştir.

İlgili başvuru, karşı tarafın katılım sağlamadığı arabuluculuk toplantısında anlaşamama tutanağı düzenlenmesinin ardından açılan itirazın iptali davasında itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan tüketici mahkemesinin yaptığı başvuruya binaen Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelmiştir. 

İlgili mahkeme dava dilekçesinde özetle; arabuluculuğa başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği uyuşmazlıklarda taraflardan birinin uyuşmazlığın mahkeme huzurunda görülmesini isteyebileceği, bu kapsamda arabuluculuk çağrısında katılmayarak arabuluculuk nezdinde uzlaşma yolunu zımnen reddetmeyi tercih edebileceği ancak itiraz konusu kurallarla bu kişilerin uyuşmazlık sonunda haklı çıkması halinde dahi tüm yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaları suretiyle davanın mahkemede görülmesini isteme hakkına orantısız bir sınırlama getirildiği belirtilerek ilgili düzenlemelerinin Anayasa’nın 13. ve 36. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasa Mahkemesi ise yapılan bu başvuruyu Anayasa’nın 13. ve 36. maddesine ek olarak 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca ilgilileri nedeniyle Anayasa’nın 35. maddesi yönünden incelemiştir.

Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan inceleme neticesinde Yüksek Mahkeme;

  • İtiraz konusu kurallar uyarınca geçerli bir mazeret göstermeksizin arabuluculuk ilk toplantısına katılmayan tarafın sorumlu tutulduğu yargılama giderleri ve bu taraf lehine hükmedilmeyecek olan vekalet ücretinin Anayasa’nın 35. maddesi kapsamında mülk teşkil ettiğini belirttikten sonra, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına geldiğini, taraflar aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi ve yargılama sürecinde yüklendikleri giderlerin karşı tarafa yükletilmesi talebinin reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkını sınırladığına vurgu yapmış ve tüm bu açıklamalardan hareketle de itiraz konusu kuralların dava sonucunda haklı çıkan tarafın bu dava yönünden karşı taraftan alması gereken yargılama gideri ve vekalet ücretinden yoksun bırakılmasını öngörmek suretiyle mülkiyet ve mahkemeye erişim haklarına sınırlama getirdiğine;
  • Yargılamada tamamen haklı çıkan, diğer bir ifadeyle aslında bütünüyle haksız bir sürece maruz kaldığı yargılamanın sonucunda anlaşılan tarafın özel durumu da gözetilmeden, mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmayan tarafın yargılama giderlerinden tümüyle sorumlu tutulmasının ve vekalet ücretinin tamamından yoksun bırakılmasının kişilere aşırı bir külfet yüklediği, kamu yararı ile mülkiyet hakkı ve mahkemeye erişim hakları arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi kişi aleyhine bozduğu ve bu itibarla orantısız bir sınırlamaya neden olduğu sonucuna ulaşmış;
  • En nihayetinde de itiraz konusu kuralların Anayasa’nın 13., 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğuna kanaat getirerek ilgili düzenlemelerin oy çokluğu ile iptaline karar vermiştir.

Karar, doğacak hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edecek nitelikte görülmesi sebebiyle Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (18.01.2025) yürürlüğe girecektir.

Son olarak 7036 İş Mahkemeleri Kanunu’nun “dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 3 maddesinin (12) numaralı fıkrasında[1] da Karar’a konu edilerek iptaline karar verilen düzenlemelere benzer düzenlemeler yer almaktadır. İlgili bu düzenlemelerin de iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuşsa da; Anayasa Mahkemesi bu başvuruyu 2018 yılında reddetmiştir.[2] Dolayısıyla iş hukuku uyuşmazlıkları özelindeki yargılama giderlerinden (vekalet ücretleri de dahil olmak üzere) sorumluluğa ilişkin düzenlemelerin bu yazıya konu olan Anayasa Mahkemesi Kararı’nda yer alan iptal kararından etkilenmeyeceğinin; diğer bir ifade ile iş hukuku zorunlu arabuluculuk ilk toplantısına taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan tarafın ileride açılacak olan davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderlerinden sorumlu tutulacağının altını çizmek isteriz.

Karar’ın tam metninin yer aldığı 18 Nisan 2024 Tarihli ve 32521 Sayılı Resmi Gazete için tıklayınız:

 https://www.resmigazete.gov.tr/19.04.2024

 

 

 

[1] Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

 [2] Anayasa Mahkemesi’nin 11/12/2018 - 30622 tarihli ve 2017/178 Esas, 2018/82 Karar sayılı kararı